Yüce İslam dininin iman ve salih amel ile yücelttiği Müslüman, her hususta edebe riayet etmek durumundadır. “Beni Rabbim terbiye etti, onun için de edebimi güzel yaptı” buyuran şânı yüce bir peygamberin ümmeti olarak, ferdî davranışlarımızda ve toplum içinde en güzel özelliklere sahip olmamız lazımdır. “Bu ahlâka nasıl sahip olacağız ve bu seviyeye nasıl ulaşacağız?” diye sormaya hiç gerek yoktur, çünkü Hz. Allah (c.c.), peygamberimizde “güzel bir örnek bulunduğunu”(1) âyetleriyle haber vermektedir. Allah’ın rızasını kazanmak ve âhiretin saâdetlerine erişmek isteyen kimsenin takip edeceği yol ve kendisine tatbik edeceği huy budur.
Ömür sermayesinin değerini bilen insan, mânâsız ve faydasız sözlerle vakit öldürmemelidir. Yapacağı işlerde tertipli ve prensipli olmalı, gelişi güzel ve düzensiz hareket etmemeli, tedbiri elden bırakmamalıdır. “Ağır başlı olmanın Allah’tan, acele etmenin şeytan’tan olduğunu”(2) unutmamalıdır.
Toplum içinde sevilen ve saygı duyulan bir insan olabilmek için hareketlerimize dikkat etmemiz, temizliğe riâyette kusur etmememiz gerekmektedir. İnsanların arasına çıkacağımızda ve bilhassa büyük kalabalıkların arasına karıştığımızda güzel ve temiz elbiselerimizi giymemiz lazımdır. Tevazû sahibi olayım düşüncesiyle üstü başı dağınık ve perişan halde cemiyet içinde bulunmak, tevâzûu yanlış anlamak olur. Rasülullah Efendimizin şu hadis-i şerifleri ne kadar dikkat çekicidir: “Elbisenizi güzel yapın, vasıtalarınızı iyileştirin. O derece ki, insanlar arasında (ette) ben gibi olun.”(3)
Görgü kurallarına da son derece dikkat etmeli, esnerken ağzını kapamalı, yemek yerken ağzını şapırdatmamalı, su içerken üç nefeste içmeli ve nefes alıp verme esnasında bardağı ağzından uzaklaştırmalıdır. Bereketin hâsıl olması için sağ elimizle alıp vermeli, sağ elimizle yiyip içmeliyiz. Zirâ şeytan bu gibi işlerini sol eliyle yapar. Ona muhalefet, sünnete uymak olur. Misafirlerimize çay, kahve gibi içecek ikramında, oda kapısından girdiğimizde, sağımızda bulunan kimseden başlamalı, o istikâmetteki sırayı takip etmelidir.
Dinimiz kolaylık dinidir. Müslüman da din kardeşlerine kolaylık gösteren ve zorluk çıkarmaktan sakınan kimse olmalıdır. Rasülullah (s.a.v.)’in “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.”(4) hadis-i şerifini unutmamalıdır.
İman sahipleri kalblerinde taşıdıkları imanın tesiriyle, insanlara ve diğer canlılara merhamet ederler. Çünkü; “Sen, yerde olana acı ki, göktekiler de sana merhamet etsinler” (5) hadîsinin sırrına nâil olmaya çalışırlar.
Ayrıca bir kimse, muhabbet gösterdiği bir kardeşine ona olan sevgisini söylemelidir. Sünnete uygun olan da budur. Allah’ın Rasülü (s.a.v.) “Sizden biriniz, (müslüman) kardeşini sevdiği zaman, onu sevdiğini kendisine açıklasın. Çünkü bu davranış, kaynaşmada daha hayırlı ve sevgide daha kalıcıdır.” (6)
İzaha çalıştığımız dini bazı edeplerle alâkadar olan bir Müslüman, bu esasları öğrenip yaşamaya çalışmalı, evlâdını da bu ölçülere göre terbiye etmelidir. Rasülullah Efendimiz (s.a.v.), “Evlâdınıza ikram ediniz, onların edeblerini güzelleştiriniz” (7) buyuruyorlar.
______________________________________________________________
1.Ahzab,21
2.Terğib-Terhib c.3 s.418
3.Feyzül Kadir c.1 s.192
4.Terğib-Terhib c.3 s.417
5.Feyzül Kadir c.1 s.473
6.Feyzül Kadir c.1 s. 74
7.İbni Mâce, c.2 s.12