Nemime ve İftira

Nemime ve İftira

25.11.2022 (1 Cemaziyelevvel 1444)

﴾قال الله تعالى: ﴿هَمَّازٍ مَشَّاءٍ بِنَمِيمٍ

﴾قال رسول الله ﷺ: ﴿لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ

Muhterem Mü’minler,

Bu günkü hutbemiz “nemimenin yani söz taşımanın kötülüğü” hakkındadır.

İnsanoğlu, cennet veya cehennemden birini kazanması için imtihan edilmek maksadıyla yaratılmıştır. Mülk suresinde bu hakikat şöyle beyan buyrulur:

“O (Allah), hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.”[1]

İmtihanın tahakkuk edebilmesi için onun ruh yapısına ahlak-ı hamide denilen iyi huylarla ahlak-ı zemime denilen kötü huylar bilkuvve yani potansiyel olarak yerleştirilmiştir. İyi huylar, maddi bünyedeki faydalı bakteriler gibi manevi duygularımızı besleyip sağlamlaştırırken, kötü huylar da zararlı bakterilerin sağlığımıza zarar verdiği gibi manevi dünyamızı tahrip ederler. Bunları tanıyarak sağlığımızı korumak bizim vazifemizdir.

Manevi sağlığmızı tehdit eden o kötü huylardan birisi de “Nemime”dir. Nemime, insanlar arasında düşmanlığı körüklemek ve bozgunculuk yapmak maksadıyla söz taşımaya verilen isimdir. Türkçemizde buna “Koğuculuk” da denilir.  Bu çirkin huy, kalplere kin tohumlarını eker, akrabalar arasındaki bağı koparır, dostları birbirine düşman eder, kardeşi kardeşe düşürür ve sağlam cemiyetleri paramparça eder.

Laf taşıyan kişiler, salgın hastalıklara sebep olan mikropları taşıyan sinekler gibidir. Bunlardan son derece sakınmak icap eder.

Laf taşımak Müslümanın huyu değildir, olmamalıdır. Onun içindir ki Cenab-ı Hak, kendisine iman etmeyen bazı kimselerin çirkin vasıflarını anlatırken şöyle buyurur:

“Çok yemin eden, daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren aşağılık kimseye boyun eğme!”[2]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de:

“Laf taşıyan cennete girmez.”[3] Buyurmak suretiyle Nemimenin ne kadar kötü bir huy olduğunu beyan etmişlerdir.

Nemimeye götüren sebep, ya aleyhinde konuşulan kişiye zarar vermek veya sırf dünya menfaatini elde etmek için kendisine söz taşınan kişiye sahte bir sevgi gösterisinde bulunmaktır.

Muhterem din kardeşlerim,

Söz taşıyan bu hasta ruhlu kimselerin şerrinden emin olmak için şu hususları göz önünde bulundurmak icap eder:

Birincisi, nemmamı tasdik etmemelidir. Zira söz taşıyan kişi şu ayet-i kerimeye göre Allah katında fasıktır:

“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.”[4]

İkincisi, yaptığı işin kötülüğünü ona anlatıp bir daha yapmaması için nasihat edilmelidir.

Üçüncüsü, Allah katında makbul olmayan bu kişiye Allah için buğzetmek icap eder.

Dördüncüsü, nemmamın sözüne aldanarak din kardeşlere su-i zan beslenmemelidir. Zira Cenab-ı Hak: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.”[5]Buyurmaktadır.

Beşincisi, laf taşıyıcının sözünü başkalarına nakletmek suretiyle nemmam durumuna düşmekten sakınılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin yahut sussun!”[6] buyurmuşlardır.

Koğuculuk yapan birisi, Hasan-ı Basrî (r.h.) Hazretlerine geldi ve: “Falan kimse senin arkandan konuştu.” dedi. Hasan-ı Basrî Hazretleri: “Ne zaman, nerede ve orada sen ne yapıyordun?” diye sordu. Adam: “Bugün onun evinde davet ettiği ziyâfete gitmiştim.” dedi. “Evinde ne yedin?” diye sorunca. “Şunları, şunları yedim” diye sekiz çeşit yemek sayınca Hasan-ı Basrî Hazretleri:

”Ey fâsık, karnına sekiz çeşit yemek sığdı da bir lâf mı sığmadı. Benden uzaklaş!” buyurdu.

Bizim sözünü ettiğimiz değerleri Allah dostları yaşayarak göstermişler. Onları örnek alanlara ne mutlu!


[1] Mülk Suresi, 2

[2] Kalem Suresi, 10-11

[3] Müslim, İman, 45/168

[4] Hucurat Suresi, 6

[5] Hucurat Suresi, 12

[6] Müslim, İman, 19/74