MEVLİD KANDİLİ
7 Ekim 2022 (11 Rabiulevvel 1444)
قال الله تعالي: ﴿وَمَا أرْسَلْنَاكَ إلّا رَحْمَةً لِلْعالَمِينَ﴾ [انبياء: ١٠٧]
قال رسول الله ﷺ: ﴿اِنَّمَا اَنَا رَحْمَةٌ مُهْدَاةٌ﴾
Muhterem Mü’minler,
7 Ekim 2022 Cuma akşamı, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dünyayı teşrif edişlerinin sene-i devriyesi olması münasebetiyle hutbemiz VELADET KANDİLİ hakkında olacaktır.
Kâinatın yaratıldığı günden beri cihanın şahit olduğu en değerli zamanlardan birisi hiç şüphesiz Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirdiği gündür. Zira bizzat Cenab-ı Hak o Nebi hakkında:
“(Rasulüm), biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”[1] Buyurmak suretiyle şanının yüceliğini tescil etmiştir.
Said bin Cübeyr’in rivayetine göre İbn-i Abbas (r.a.) Peygamber Efendimizin alemlere rahmet oluşunu şöyle izah etmiştir:
“Hz. Muhammed (s.a.v.) tüm insanlığa rahmettir. O’na iman edip tasdik eden cennetlik olur. İman etmeyenler de geçmiş ümmetlerin maruz kaldığı (topluca) yere batmak ve suda boğulmak tehlikesinden selamette olur.”
Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) müşrikler hakkında bile beddua etmemiş onların da hidayetine dua etmiştir. Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif bunu en güzel şekilde izah eder.
Ashab-ı Kiram’dan bazıları: “Ya Rasulellah, müşriklerin aleyhine dua etseniz!” dediler. Rasulüllah (s.a.v.): “Ben lanetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildim!” buyurdular.[2]
Peygamber Efendimizin kafirlere bile rahmet olarak gönderildiğine delalet eden bir başka Ayet-i Kerime’de şöyle buyrulur:
“Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir.”[3] Bu Ayetin izahında İbn-i Abbas (r.a.) şöyle buyurmuştur:
“Onların iki emniyetı vardı; Allah’ın Peygamberi ve istiğfar. Nebi (a.s.)’ın varlığı geçti, fakat istiğfar kıyamete kadar bakidir.”[4]
Muhterem din kardeşlerim,
Alemlerin efendisinin hususiyle mü’minlere rahmet olduğunun şuurunda olarak O’na layık ümmet olmaya çalışmak her Müslüman için zaruri bir vazifedir.
Bir Ayet-i Kerime de şöyle buyrulur:
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”[5]
Şu Hadis-i Şerif de bu mânâyı tamamlar mahiyettedir: “Ben ancak hediye olunmuş bir rahmetim!”[6]
Evet O, inananlar için Allah’ın büyük bir lütfudur. Zira hem dünya hayatımız hem de ahiret hayatımız için bir garantidir. Şu Hadis-i Şerif bu garantinin delilidir:
“Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir.”[7]
İmam-ı Rabbani Hazretleri Peygamber Efendimizi şöyle anlatır: “Muhakkak ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah-ü Tealâ’nın Rasulü ve Ademoğlu’nun efendisidir. Kıyamette insanların kendisine en çok tabi olacağı zat odur. O önce ve sonra gelen insanların içinde Allah-ü Teala indinde en mükerrem şahıstır. Kabri ilk açılacak olan; ilk şefaatçi ve ilk şefaat izni verilecek olan; Cennet’in kapısını ilk çalacak olan ve Hz. Allah’ın kendisine kapıyı ilk açacağı kişi yine O’dur. Kıyamet günü Livâü’l-Hamd sancağını O taşıyacaktır.”[8]
Böylesine şefkatli ve merhametli bir Peygambere ümmet olma nimetinin şükrünü eda etmek için gücümüzün yettiği kadar O’nun getirdiği şeriatı yaşamak, O’nu örnek alıp sünnetini hayatımıza tatbik etmek, salat-ü selamlar okuyarak ruhuna hediye etmek icabeder.
Böyle bir Peygambere ümmet olmak ne büyük saadettir.
[1] Enbiya, 107
[2] Alusi Tefsiri, Enbiya, 107
[3] Enfal, 33
[4] Fahr-i Razi Tefsiri, Enfal, 33
[5] Tevbe, 128
[6] Hâkim, El-Müstedrek ale’s-Sahihayn, cild 1,sayfa 91, hadis 100
[7] Ebu Davud, 4739; Tirmizi, 2437
[8] Mektubât-ı Şerife, cild 1, sayfa 87, mektup 44