قال الله تعالى: إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ۞ قال النبي عليه السلام: مَنْ قَامَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
Muhterem Müminler!
Bugünkü hutbemiz, Kadir Gecesi’nin fazileti hakkındadır.
27 Nisan Çarşamba gününü 28 Nisan Perşembe gününe bağlayan gece Kadir Gecesini idrak etmiş olacağız.
Ramazan-ı Şerif ile birlikte ümmet-i Muhammed’e tahsis edilen muazzam lütuflardan birisi de KADİR GECESİ’dir. Kur’an-ı Kerim kendisinde indirilen bu gece, yine Kur’an-ı Kerimde kendisine tahsis edilen bir sure ile şöyle anlatılmaktadır:
“Şüphesiz biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesinin ne olduğunu bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrâil) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar bir selamettir.”[1]
Sure-i Celile’de anlatılan KADİR GECESİ’nin özelliklerine kısaca göz atalım.
Kelamların en güzeli olan Allah kelamı Kur’an-ı Kerim Bu gecede indirilmiştir. O Kur’an-ı Kerim ki muttakiler için hidayet kaynağı, müminler için şifa ve rahmettir.
Kadir Gecesi’ni ibadetle ihya etmenin bin aydan daha hayırlı olduğu ifade buyrulmuştur ki bin ay, 83 sene 4 aya tekabül eden bir zaman dilimidir. Bu zaman dilimi, insanoğlunun yaşayabileceği uzunca bir ömre bedeldir.
Meleklerin ve Ruh’un yani Cebrail aleyhisselamın bu gecede yeryüzüne indiklerinden bahsedilmektedir ki sene boyunca şeytanların istilasının ızdırabını yaşayan ruhlarımız, Kadir gecesinde meleklerle birlikte olmanın huzuruna erer.
Akşam vaktinden tan yeri ağarıncaya, yani imsak vaktine kadar her şey selamet üzeredir. Bir başka rivayete göre de o zaman zarfından melekler tarafından müminlere selam verilir.
Tüm bu özellikler; hiç şüphesiz Kadir Gecesi’nin kadrini bilen, o geceyi gafletten uyanmış olarak ibadetle geçiren, günahlarından pişmanlık duyarak göz yaşı döken, Allah’a muhtaç olduğunun şuuru içinde el açıp yalvarmakla geçiren müminler içindir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu manayı şöyle izah buyurmuşlardır: “Kim Kadir Gecesi’nde inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kıyam eder yani namaz kılarsa geçmiş günahları affolunur.”[2]
Hz. Aişe (r.a.) Validemiz anlatıyor: “(Rasulüllah’a) dedim ki: Ya Rasulellah! Şayet hangi gecenin Kadir Gecesi olduğunu bilirsem ne (diyerek) dua edeyim? Rasulüllah (s.a.v.): “Allahım, şüphesiz sen çok affedensin, affı seversin, beni de affet!” diye dua et buyurdular.”[3] Bu tavsiye, tüm ümmet-i Muhammed için kıyamete kadar geçerlidir.
Muhterem Müminler,
Allah-ü Teâla birtakım hikmetlere binaen bazı hususları kullarından gizlemiştir. Bunlar mesela; cuma gününde duaların kabul olunma saati, insanın ecelinin ne zaman olduğu, kıyametin ne zaman kopacağı gibi şeylerdir. Kadir Gecesi’nin ne zaman olduğu da bunlardan birisidir. Şayet kesin olarak bildirilmiş olsaydı, bazı kimseler ibadeti bu geceye hasredip diğer zamanlarda ibadet etmezlerdi. Bu gecede yapılacak ibadetin sevabı fazla olduğu gibi, bilerek işlenen isyanın da günahları çok olurdu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den rivayet edilen Hadis-i Şeriflerde Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on gününün tekli gecelerinde aranması gerektiğine dair beyanlar mevcuttur.
Birçok ulema, Ramazan Ayının 27. Gecesinin Kadir Gecesi olmasını kuvvetle muhtemel görmüşler ve bu geceyi ihya edegelmişlerdir. Bununla birlikte diğer geceleri de aynı niyetle ihya etmeye gayret edilmelidir. Nitekim İslam büyükleri: “Her gördüğünü Hızır bil, her geceyi Kadir bil!” buyurarak bu hakikate işaret etmişlerdir. Camiimizde Kadir gecesi programı icra edilecektir.
[1] Kadir Suresi, 1-5
[2] Buhari, 38
[3] Müsned-i Ahmed bin Hanbel, 6/171